Ben olmak
“Birlik beraberlik diyoruz, paylaşmak için konuşana sırtımız dönük, anlamak için dinlemiyor, aksine anlamamak için direniyoruz, yüreğimize hitap etse de, etmese de, “bizdendir sizdendir” diye aklımızda birbirine kuyruğu değmeden kırk “tilki” dolaştırdığımız için sunulanı anlamak için kafamızda boş alan bırakmıyor sağduyulu olamıyoruz. Oysa kişi “tüccar” değil ise, en iyi ürün benimdir iddiası da yoktur. Sadece Rıza-en Lillah’ı kazanmak için sebili hayrattır Paylaşılanın bedeli yoktur. Tek gaye ihtiyaç sahibine ulaşmak ve duası ile memnuniyetine nail olmak belki kendi de “heybesine” bir miktar “azık” koyabilsin diye, beklentisi sadece Rab’dandır. Unutulmamalıdır ki; Araf’ta beklerken beşer, bu gün üzerinden, yani fani âlem de hayatı buyunca ebedi âlem için Allah’ın yasaklarına uygun yaşadığı veya yaşamadığı amel defteri ile hesap vereceği gerçeğidir. Yine unutulmamalıdır ki; tövbe arınmak değildir, herkes hatayı/yanlışı veya doğruyu geçmişi ile muhakeme de arar ise, bulacağı yol ile selamet, hidayet belki şefaate ulaşacağı umududur. Yönünü bulanlar her daim acaba şüphesi içinde, Allah’ın rızasına doğru yolunu arayandır. Gaflet her daim günahkârın yanlışı ile paklanarak rehavete kapılmaktır. Amaç o’ndan aldığı ibretle US’lu, US’lu Hak için Hakka varma yolunu bulmaktır. Dahası ulaşabiliyor ise, “yanlışa” tavsiye ve nasihati esirgememek insani, vicdani, ahlaki ve din-i bir sorumluluğa varmak olmalıdır.