“Bir şeylerini kaybetmiş darmadağın halet-i ruhiye ile tıpkı mecnun misali, bir ömür bulduklarım içinde; arayıp bulamadığım kaybettiklerimi arıyorum. Bulamıyorum! Israrcıyım bulmalıyım, gezgin misali ararken;  Kah antika dükkânlarında, kah müzayede salonlarında, biraz da, bit pazarında buluyorum aradığım yitirmişliklerimi ! Şaşkınlık içinde, adeta yeni alınmış bisikletini kaybeden, buruk duygular içinde hezeyanlar yaşayan çocuk gibiyim. Çünkü kimisi Sarayların mutena bir köşesinde Pablo Picasso’nun sahilde koşan kadınlar tablosu gibi yerini alırken, kimisi Ağlayan kadın tablosu gibi getto veya varoşlarda bir kulübede “kaybolmuşluğa” direniyor. Maziyi elekten geçirince yüreğimde, bu paradoksal trajikomik sahnelere hazırmıydım, inan ki, bilmiyorum. Lakin bu gün dün ile yüzleştikçe anladım ki;  anlamam gereken çok şeylerin olduğu şaşkınlığın derinleşmesidir.  Biliyorum derinler daima cevher damarına ulaşmaktır. Anlamsız keşke’ lerin faydasız olduğu bu buluşmanın kıymeti; mahir analizi ile “ayarını” bulmaktır.” Pirxan