“Kaldırın üstündeki örtüleri, yüreğinizin! Koca koca odalar küçücük kalmış adeta, işe yaramaz eşya deposu gibi ne ararsan var içinde. Bakın şöyle içine, kimler kalıyor. Diye! Karın(cık) kulak(çık) demeden uğrayın her köşe bucağına, hani epeyi oldu uzak kaldın oralara, kimler geldi kimler göçtü bir bilsen! Anakent oldu şehir, köyler mahalle! Çok büyüdü oralar, o güzelim bahçeli evlere birer birer bina diktiler. Yatak yorganını alan her kim geldiyse kıvrıldı bir sokağına, taşıyamıyor o ağırlığı biliyorum. Vakti geldi, muhtemelen genel bir “temizlik” yapmak lazım. Bir olmalı, hani bir dediysem aynı olmak değil, elbette; her “ben” özü ile bir renk cümbüşü içinde kardelen müjdesi ile baharı kucaklamalı, gökkuşağı ile buluşup, bulutlara karışmalı yağmur olup, damla damla yağarken “şemsiyesiz” insanlara hayat vermeli…!!!”