Sıfat zatın önünde ise…!!!
“Kişi bazen kendi doğrularını veya doğru bildiği yanlışları muhataba izah zorluğu veya muhatabın anlama zorluğu yaşadığı durumlarda, “hatip” galiba anlatamadım olasılığı/ihtimalini de, göz ardı etmeden yeni bir yol yöntem ile temas edecek anlama noktasını bulmalıdır. Erdemli şahsiyetler genellikle mütevazı bir duruş ile “acaba” kuşkusu içinde eleştiriye önce kendinden başlayandır. Aksi taktirde sütten çıkmış ak kaşık misali, eksiği kendinde görmeme durumu/yetersizliği sağlıklı iletişim için engeldir. Her şeyin en iyisini ben bilirim, anlamadı ise, onda bir anlama sorun vardır. Gibi üstenci bir bakış hoşgörü fukaralığı içinde, aşağılayıcı bakma gibi yaklaşımlar, birey psikolojisi ve toplumsal soyolojik gerçeklikten uzak, olsa olsa “beyaz” bakışın içi kof kendini narsist kibir görme sarhoşluğu gibidir. Asla öz güven bilgeliği ile kıyaslanamayacak kadar kendine inanmış bilgi fukaralığıdır. Bu duyarsız tepkisiz bilim ve bilgiden yoksun “görür” görmezliğin kendini daima merkez görme hali, Hak ve Hakikat Onur ve erdem gerçekliği ile bir çok çelişki içinde olmasının tek bir nedeni vardır. Tek yönlü beslenme…! Dengesiz beslenmeler her zaman bir çok “hastalığın” da, habercisidir. Sığır yaşamla beslenerek onur yaşamına terfi etmiş salt yaşam kaygısı taşıyan bu zevat, USSAL akl etme tüme varım gibi, meramı sevdası olmayandır. Yaşam kaygısı taşıma daima sıfat ile varlığını sürdürme çabası, zat’ını gözden kaçırma sebebidir. Vakta ki, kişi; zat’ı ortalarda yok, beşeri sıfat ile itibar görüyor ise, maalesef isim yok hükmündedir. Geçen ömür heba olmuştur. Onun için derim ki, hayallerin varsa! Zaman hızla akıp gidiyor diye, yakalamak için koşma, yetişemez yorulursun ancak, yetişemem diye de, oturup seyretme kaçırır, üzülürün…!!!”