“Yaşadığımız bu zor günler göstermiştir ki, Yüce Rabim bize yalnızlığın tek sahibi benim mesajı hikmeti ve ibretidir. Çünkü herkes sınıf, statü, varlı, yoklu, dinli, dinsiz, aidiyeti ne olursa olsun aynı adrese yol alan geminin yolcuları olduğu-muz hakikatinin idrak günleridir. Birlikte olmadığımız/olamadığımız her bir birey olarak bir “hiç” olduğumuz gerçeğinin hatırlatılmasıdır. Ancak yine de, her bir “birey” olarak birleşebildiğimiz, bölüşebildiğimiz, paylaşabildiğimiz, konuşabildiğimiz, anlaşabildiğimiz ve nihayet ortaklaşabildiğimiz Ademiyet (insana yakışır durum, insanlık.) noktasında buluşabildiğimiz ne birimiz önde ne birimiz arkada yan yana omuz omuza yürüyebildiğimiz kadar ruhundan üflenen olarak bizler, kâinatın yaradılış manasındaki yere varabiliriz. Bu itibarla diyorum ki; biyolojik olarak yani genetik ortaklığımız gibi yönümüz belli olsa da,  Yol arayışında ayrı renkleri temsil etme tercihimiz de olağandır. Tıpkı, huşu ile seyr-u temeşa eden halet-i ruhiyeyi mest ile rüşan (aydınlanmak) olan, renklerin temsili-yeti gökkuşağının insanlığı kucaklaması gibidir. Bir gül ile bahar olmayacak ise, renk renk çiçeklerin açtığı güzelim baharı alkışlamak lazım, bazen de, Yusuf gibi; Yaratan’a sığınmak lazım, bazen de, bedeli ağır olsa da, yüreği kor gibi aşk ateşi ile yanan Zeliha gibi kadere teslim olmak lazım, Hak için Hakk’a ulaşmak inancıyla her ikisin-den de, “nasibini” almak lazım.” Pirxan