“Özgürlük: kimi insanlar için her istediğini sınırsız kullanmak/yaşamak olarak anlaşılma sorunudur. Çünkü kimi birey veya zümreler kendilerini ayrıcalıklı/imtiyazlı görme zihniyeti ve veya biz olmayı ret eden “ben”(cil) hal sorunudur. Tıpta çoklu sebebe dayalı ama tam olarak hangi etkenden olduğu bilinmeyen beşinci hastalık olarak tanımlanan ender görülen bir vaka gibidir. Elbette tarih boyunca kimi sebepler (güç, makam, para, sıfat) nedeniyle lokal düzeyde zuhur eden üstünlük zafiyeti yaşayanlarda rastlansa da, toplumsal sosyolojik yapı sarsılacak kadar etkilememiştir. Ancak günümüz için aynı tespit yapılacak ise, yarım asrı devirmiş gözüyle veya hayatı deneyimlemiş akil gözüyle bakıldığında durum “mide bulandıran” düzeyde karamsar kafa karışıklığı ve paradoksal çelişkiler içeren görüntüsüdür. Karamsar kelimesi yetersiz kalsa da, tabloyu ağırlaştırmamak için kullanılmıştır. Çünkü genel anlamda insan profiline bakıldığında kimi insanlar her şeyi en iyi ve en doğru bilen kendisi olduğu iddiasıdır. Bütün yanlışlar kötüler hep karşıdadır. Bir an için varsayalım ki söylenen doğrudur. Peki gerçekten kötü olan karşı taraf kim(ler)? Veya iyi olan beri taraf kim(ler)? Veya iyi olan kötü(ler) kötü olan iyi(ler) diye işaretlenenler nasıl ve kim(ler)tarafından toplumu ikna edecek ortak “hakikat” olduğuna kim veya kimler karar verecekler. Sanırım kimileri herkese; kendisine tutamadığı aynayı tutma sorunudur. Asıl mesele bu soruna cevap olacak soruya “sağırlar” kendisi düz aynaya bakamazken, karşıya tümsek veya çukur ayna tutarak, kendisinde zerresi olmayan her şeyin (kusursuzluklar) en iyisini, güzelini, mükemmelini karşıda arama “bağımlılığıdır.” Biliyoruz ki; bu bağımlılık(lar) insanı insanlıktan uzaklaştıran kişisel arzuları tatmine yönelik narsist ben’cilliği önceleyen egoist bir tercihtir. Hakikat: Zati ve öznel olan bu yaklaşım biz olmayı başaramayanların yüreği ile aklı arasında köprüleri yıkılmışların başarı(sı)(z)lık soru(nu)(nun) cevabındadır.” (Pirxan)