“Yarına dair yaşamsal kaygı taşıma hali, insanı daima kazanmaya yönlendirmiştir. Kimi zaman bu arzular aşırılıklar ile “düşünmesiz” tutkulara belki de, bağımlılık seviyelere ulaşmasıdır. Elbette bilimin aciz kaldığı bu gibi durumlarda rehabilite talepleri olsa da, genellikle başarısızdır. Çünkü aklın devre dışılığı kişide zuhur eden yüksek ego doyumsuzluğu farkında olsa da, olmasa da, önünü alamadığı “canavarlığa” yani insanlığı yitirilmiş “aşağı(lık)” mertebeye evrilmedir. Bu aşağılık “hastalıktan kurtulmanın yolu görünmeyenin ötesi olsa da, kişi için salt doyum sınırsızlığına ulaşmadır. Kimiler bu durumu hedeflere ulaşma veya bir kazanım olarak görse de, kısa vadede kazandıkları ile birçok fanteziye ulaşılabilme sarhoşluğu hayata şaşı bakmasına sebep olacaktır. Bu optik kaydırma yanılgısı uzağı yakınında yakını ise uzağında görme, gerçekliğe geçici körlük yaşaması gibidir. Bu hal ilanihaye sürmese de, başına saksı isabet ettiği bir gün, geç kalınmış olsa da, bu “kör” bakışlı gözlerin görme olasılığıdır. Lakin gördüğü tek şey, koca bir hayatı tüketerek kazandıkları ile kaybettiklerini göremediğini anlamasıdır. Fakat son durağa gelinmiş ve zaman tükenmiştir. Yani demen o ki, “faturası” ağır olsa da, Hayat; “satın” alınanların değil, tarih yazan “satın” alınamayanların bir gün mutlaka tarihe yazılacağıdır. Başaranlara selam olsun. Pirxan.